NEYLEYİM
Seneler
değişir, hal gene beter.
Herkese
gülmeyen, yılı neyleyim.
Bana
dost’tan gelen, bir kelam yeter.
Bin
çiçekten doğan, Balı neyleyim.
Haksıza, Hak demem, çekseler dara.
İnsan onuruna, hükmeder para.
Kendi
kadar güzel, tüm Çocuklara.
Öyle
dünya, bırakmalı neyleyim.
Kurnazlığa,
akılcılıktır derler.
Kadı
olur, İpek Kaftan giyerler.
Nice
düşkünlere, tanık bu yerler.
Yolcular
terketti, yolu neyleyim.
New Yorktan bombalar, yağar Bağdat’a
Sahipsiz ağlıyor,
bak Tabiat’a.
Dur deme zamanı, şu gidişata.
Derlerki MEFTUNİ, deli neyleyim.
2004, Den
Haag
NEDENDİR BE KARDELEN ?
Nemli Bakışlarla, bin türlü derde.
Dalıyorsun, nedendir be Kardelen?
Gelincik misali, kıraç yerlerde.
Soluyorsun, nedendir be Kardelen?
Sırrın verme, sakın ola düşküne.
Yanıyorsun, hal bilmezin aşkına.
Bu sevdayı, gizli gönül köşküne.
Beliyorsun, nedendir be Kardelen?
Yüzün benzer, tül düşmüş bir semaya.
Nur’undan pay vermiş, Güneş’e Ay’a.
Kapılmışsın, dermansız bir sevdaya.
Meliyorsun, nedendir be Kardelen?
Cemalin renk vermiş, Menekşe, Gül’e.
Dost görünür zalım, yüreği hile.
Bu kadar çilenin, içinde bile.
Gülüyorsun, nedendir be Kardelen?
Bazen neşe ile, bazı hüzünle.
Yola girip, ikrarınla özünle.
Yüreğimi melul, mahzun gözünle.
Deliyorsun, nedendir be Kardelen?
İşte MEFTUNİ’yi, böylece tanı.
Onuda götürdü, sevda tufanı.
Merhem olacaksa, veririm canı.
Biliyorsun, nedendir be Kardelen?
M E F T U N İ 2004
NEDEN BİLİNMEZ
Dünya sana, kimler geldi deseler.
Adam gelip, hayvan giden bilinmez.
Kimileri, güzelliği buseler.
İnsanlığa, zulüm eden bilinmez.
Düştüğü zamanda, Pir’i çağırdı.
Komşusunun,
imdadına sağırdı.
İki
deli, savaş diye bağırdı.
Halktaki
sessizlik, neden bilinmez.
İnsanlık
tahtına, oturdu para.
Herkes
avcı olmuş, atar uçara.
Pop
müzikle yatar, fakır fukara.
Pir
Sultan’dan, Nesimi’den bilinmez.
MEFTUNİ
çeksinler, canlar darına.
Pul diye koysunlar, dost pazarına.
Kimsenin
senedi, yoktur yarına.
İnsan
fikri yaşar, beden bilinmez.
2003, Hollanda
NE KALDI
Gözün
aydın, sevdiceğim şu ömür.
Aha
bitti, bitmesine ne kaldı?
Günüm
gecem, hayaline bürünür.
Ecel
günü, çatmasına ne kaldı?
Hiç kimseye, yar demedi dillerim.
Bülbülün aşkıyla, yandı Güllerim.
Bir Bastona, gönül verip ellerim.
Titrek titrek, tutmasına ne kaldı?
Eridim
sevdanla, inceden ince.
Hakkı
bildim, sevdasına erince.
Karatoprak,
MEFTUNİ’yi sarınca.
Unutulup, gitmesine ne kaldı?
NAZ EYLER GÜZEL
Kaş altından bakan, ela gözlerin.
Ateş
olur yakar, köz eyler güzel.
Reyhan
olsam, ak gerdanın üstüne.
Çeşit
çeşit açıp, yaz eyler güzel.
İsminle
yoğrulan, dilim lal ettin.
Çektirdin dertlerle,
hasbihal ettin.
Elimdeki bağlamaya, tel ettin.
Gamlı bir türküye, söz eyler güzel.
İçin çekip, salınır buğday gibi.
Mahcemalin
gördüm, dolunay gibi.
Saklı
bakışların, yavru tay gibi.
İşveli edalı, göz eyler güzel.
Neyleyim serveti,
bu gönlüm güman.
Sevdalı başımda, tüter bir duman.
Ela göze hüzün,
çöktüğü zaman.
Neden MEFTUNİ’ye, naz eyler güzel.
1998
Belçika
GARDAŞIM
Eğer bizim elden, haber sorarsan.
Gel dizimin, dibine çök gardaşım.
Anlatayım tek tek, her ne ararsan.
Her bir şeyi, açık açık gardaşım.
Vurdular
ŞEREF’i,
yarası derin.
MERHAMET’in
köyle, arası serin.
ZİLLET
şerle aldı, İZZET’in
yerin.
Daha bu ne? Derdimiz çok gardaşım.
REFAH ile HUZUR, yatakta yatar.
ARİF’ler, KAMİL’ler, çenesin tutar.
HUKUK’la ADALET, hepsinden beter.
Başımıza, gelene bak gardaşım.
ERDEM çok su
yutmuş, gölde yüzerken.
UMUT yitmiş, İTİBAR’la gezerken.
Bu arada, sohbetimiz uzarken.
Sen
çayından, bir yudum çek gardaşım.
HAYSİYET’le SAYGI, kendin yaktılar.
SEVGİ’nin başına,
çökmüş Kel Muhtar.
MUHABBET’in işi gücü, ahu-zar.
SOHBET’mi?
öldü ölecek gardaşım.
MEFTUNİ
söğüde, dayamış Sazı.
VELAYET’in çölde, bulunmuş izi.
Yüzyıllarca,
parçalamışlar bizi.
Bunlar
Alevi, diyerek gardaşım.
AĞUSTOS, 2003
BEN
Beni benden soran, güzel dostlarım.
Serçesme görünür, Meftuniyim ben.
Eksilmez azalmaz,ah ile zarım.
Muhammed Ali’nin,kurbanıyım ben.
Pir Sultan elinden,
içmişim dolu.
İnsanı-kamilin, olmuşum kulu.
Mahzuni babadan, aldım bu yolu.
Aşıklar
Ozanlar, divanıyım ben.
Hak Yolu Muhammed, Ali’de buldum.
Baştan başa Hakkın, aşkıyle doldum.
Ehlibeyt yolunun, askeri
oldum.
Münkir münafığın, düşmanıyım ben.
Gönlümde yaşıyor,erenler pirler.
Sözümü anlamaz,kör oğlu körler.
Adıma Çorumlu, MEFTUNİ derler.
Hakkın Hakikatın, Ozanıyım ben.
Den Haag, 2004
KÖYLÜM
Boynu
bükük benzi solgun.
Gırtlağına
kadar dolgun.
Asırlık
uykuya dalgın.
Yüzleri
buruşmuş köylüm.
Tırpanla
orağa girip.
Yılda bir et yüzü görüp.
Düşmana
göğsünü gerip.
Cephede
vuruşmuş köylüm.
Kimse
bilmez çektiğini.
Nice
terler döktüğünü.
Hep
beyler yer ektiğini.
Tozlara
karışmış köylüm.
MEFTUNİ’nin
köylü özü.
Köylünün
senettir sözü.
Köylüm
şehit,beyler gazi.
Dert
ile sarışmış köylüm.
1977,
Çorum
HOŞ DEĞİL
Seher
vakti, uyandım avazından.
Dertli
ağlayan, Bülbül mü hoş değil?
Dikenim
usandı, gülün nazından.
Yoksa
bağımdaki, dal mı hoş değil?
Alimlere
zından, rağbet cahile.
Uğraşıp
terini, dökme nafile.
Barış
olmaz, barış düşmanı ile.
Erenler
ağzımda, dilmi hoş değil?
Karakış
davacı, oldu yazımdan.
Bir
haber gelmedi, emli kuzumdan.
Dertli
bir ses, pey eyledi sazımdan.
Perdeler
isyankar, tel mi hoş değil?
Var
mı başka canlı, insandan üstün?
İnsan-ı Kamil’e, ermektir kastın.
MEFTUNİ incitme, hatırın dostun.
İnsanın insana, zulmü hoş değil.
2003, Hollanda.
DAĞLAR
Dumanlar sarmış
başını.
Var senin bir, derdin
dağlar.
Yiğide açıp
döşünü.
Haksıza, gererdin
dağlar.
Gönüller
sevdası, dağlar.
Türküler
sofrası, dağlar.
Sana
emanet, fidanım.
Yiğidin
anası, dağlar.
Baharın, kışına
kırgın.
Sanki, yüreğinden
vurgun.
Ya sen, yiğitlere
dargın?
Ya da, ben namerdim dağlar.
Şimdi
yavrum, nası dağlar?
Soldumu,
kınası dağ
Sevişmiyor
MEFTUNİ’nin
Perdesi,
penası dağlar.
2003,
Hollanda
|